Karaburun Karadenize kıyısı ve sakinliği ile kafanızı dinleyeceğiniz, 3km'lik plajında yürüyüp, lezzetli balık yiyeceğiniz en önemlisi metropolden kaçıp İstanbul'dan uzaklaşacağınız bir yer.
saat 17:30 sıralarında ulaştığımız Karaburun |
Köye ulaştığınızda sizi engin bir deniz ve up uzun bir sahil karşılıyor. Halkının geçim kaynağı balıkçılık. Bu nedenle gemi barınağının olduğu, gecesi gündüzü bu anlamda devamlı hareketli olan bu yerde bizde dalgakıran'a misafir olduk, karavanımızı park ettik. Park ettiğimiz sırada bizi çok güldüren bir motorla karşılaştık. Yaşlı bir balıkçıya ait olan bu moturun arkasında " Dedeyi Sıkıştırma" yazıyor :))
Karavanımızın hemen önündeki Deniz Feneri |
Akşam yemeğimizi palamutta mevsimiyken, sahilin en lüksü olarak tabir edilen Hanımeli Restaurant'ında yemeğimizi yedik. Restaurant sahil kenarında, nezih bir ortam. Sabah kahvaltısıda veren bu yerde özellikle ahtaput salatası, ıspanak yatağında palamut yemenizi tavsiye ederiz.
ahtopot salatası |
Gece Karavanımızın penceresinden manzaramız
Karavanımızın arkasından motorumuzu çıkarıp keşfe koyulduk. Bu mevsimde ziyaretçilerinin de az olması dolayısı ile başka açık hiç bir yer bulamayan biz, bir kaç tane pansiyon ve 1-2 tane cafe gördük. Sabah kahvaltımızı ise açık bulduğumuz cafede melemen ve çayımızı içerek yaptık. Tekrar keşfe çıktığımızda upuzun sahilini turlayıp, köy içine doğru gittik. Bizi deniz fenerinin karşıladığı bu yere büyülenmemek imkansız.
Rumeli Karaburun Tahlisiye İstasyonu |
Gece boyunca gemi barınağı palamutunda bol olması nedeniyle sabaha kadar çok hareketliydi. Bisde geceden kasa palamutun ne kadar olduğunun nabzını ölçtük. Sabahın ilk ışıklarıyla balıkçı gemisinin sahile yanaşması ve canlı palamutları kasaya dizmesiyle bizde almak için sıraya girdik. Şu günlerde 1 adet palamutu 4-5 tl'ye alırken 1 kasa palamutu 25 Tl'den satıyorlardı. Biz de 2 kasa palamut kaptık :))
1 kasa palamut 25 TL :) |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder