Yel değirmenlerinin gece gördüğümüz görkemli halini gündüz başka bir gözle keşfetmeye ve plajlarıyla ünlenmiş Mykonos'un diğer taraflarını da karış karış gezmek için gemimizden ayrılıyoruz.
İlk işimiz Gemiden 10 dakika kadar yürüyüş mesafesinde olan motor kiralama ofisi oluyor. Diğer adalarda da kiraladığımız fiyata yola koyuluyoruz.
Daha önce liman olarak kullanılan eski liman özelliğini kaybetmemiş şekilde duruyor.
Yel değirmenlerine vardığımızda ise rüzgar okadar şiddetini gösteriyorki ayakta kalmak için zorlanıyorsunuz. Ama Mykonos'a yel değirmenlerinin gölgesinden bakmak ayrı bir zevk oluyor.
Yolda rastladığımız yeldeğirmenine de misafir oluyoruz. İçini hep merak ederdim, hatta evim olsun bile istemişimdir. Minicik kapısından girdiğimizde dik merdivenler karşılıyor bizi. Biraz ardiye gibi gözüksede içi merak ediyor yukarı çıkıyoruz basamaklardan. Mekanizması olduğu gibi duruyor. Dev rüzgarı karşılayan kanatları dönmesede şimdi hayal edebiliyorsunuz gece rüzgarın sesini ve gıcırdayarak dönen kanatlarını...
Minik penceresinden beklemediğimiz bir manzara karşılıyor, bembeyaz yapıların ardından güneşin ışıldayarak dans ettiği denizin dalgalarından gözlerimi kamaştırarak bakarken Güliver'in dünyasında gibi hissediyorum kendimi...
...
Pilajlarını mraklanarak yola koyuluyoruz. Paradise tabelasını gördüğümüzde sıcağında verdiği etki ile masmavi denizinde serinlemek için sabırsızlanıyoruz. Daha Mykonos'a gelmeden kulak dolgunluğu ile bildiğimiz bazı şeyler vardı. Aslında eşimle gitmenin rahıtsızlığınıda yaşıyorum içten içten, bir yandanda bakıp gülüşmelerimizin olacağı ve çokta anlatacağımız anıların yaşanacağınıda biliyoruz :))
Öncesinde Super Paradise'e gidiyoruz. Ancak size tavsiyemiz Paradise...
Paradise Beach'in tabelasını gördüğümüzde göreceklerimize de hazırlanıyoruz :))
Daha girişte farkını iyiden iyiye hissettiriyor plaj. Beyaz duvarlara yapılan karakatürler harika fotoğraflar çekmek için fırsat sunuyor. Hemen eşimle diziliyoruz duvar önüne :) Birbirinden komik fotoğaflar çekip eğleniyoruz size bunlardan bir kaçını paylaşıyor olacağım :)
Ahşap tahta oturup fotoğraf çekiyoruz, daha pilaja girmeden bi sürü fotoğraf çekme imkanı sunuyor :)
Ve sonunda yeşil kapıdan içeri girdiğimizde proffesyonel bir plaj karşılıyor bizi. Güzel döşenmiş barları, yemek yemek için en sona dizilmiş yemek yerleri, duş, ortak kullanım wcsi, beyaz bungolo evleri ile davetkar denizi hemen yer seçmeniz için karar vermenizi sağlıyor.
Karnımız aç olduğundan yemek yerlerinden kokusuylada davetkar pizzacının yerine gidiyoruz. Karışık bir pizza alıp etrafı izleyerek yiyoruz. Pizzayı yemenizi tavsiye ederim gerçekten çok lezzetli!
Plajda şenzlonglar paralı, 8 euro gibi bir ücretle 1 şenzlong alabiliyorsunuz. Biz plajın en sonuna havlularımızı seriyor ve etrafı incelem için biraz tur atıyoruz.
Etrafımız giyinik olarak gelip bir anda çıplak kalanlarla dolmaya başlıyor :) Paradise beach komik hal almaya başlıyor bizce :))
:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder